DÜNYAYI KURTARAN KADINLARDA ARA

24.1.14

aşı olmalı mı olmamalı mı?

Herkesin sürüm sürüm süründüğü, en çok da okula giden çocukların perişan olduğu bu "grip" aylarında çoook tartışmalı bir konuyu ele almanın zamanı diye düşünüyorum. Geçenlerde ZehirsizEv'in HPV aşısıyla ilgili çevirisi ve Öykü'nün Başka Bir Bebek Mümkün yazısını Facebook sayfamızda paylaştıktan sonra blogda ilerde dönüp bakılabilecek bir şekilde bu konuya yer vermek istedim. Konumuz aşılar...ve Bülent Ortaçgil sanki bizim için söylemiş (kadın sesi değmişini bulamadım ne yazık ki)...



İngilizce bilenler için aşı hakkındaki resmi ideolojiye, yani aşıların mutlaka gerekli ve faydalı oldukları yönündeki küresel sermaye destekli devlet politikalarına eleştirel bakan kitap, makale, doktor, bilim insanı, araştırmacı ve aktivistlere ulaşabilecek en iyi kaynaklardan biri vaccinationcouncil. Arama motoruna anti-vaccine yazdığımda ise çıkan bütün linkler aşı karşıtlarının kafayı yemiş oldukları ile ilgili haber ve yazılar oldu! Bu bana Küba'ya göçmenlik yada ABD'de yoksulluk diye arama yaptığımda hiçbir sonuç alamadığım zaman hissettiklerimi hissettirdi. Karşıt görüşü bulmanın açıkça engellendiği durumlarda sizi bilmem ama benim bazı düğmelerime basılıyor.

Şansımıza (!) Türkiye'de aşı propagandası, herhalde nasıl olsa devlet bunu yapıyor ve insanlar da fazla araştırmıyor diye, internette bu kadar baskın değil. Aşı konusunda eleştirel yaklaşım, bilgi ve deneyimler genellikle araştırmacı annelerin bloglarında bulunabiliyor ve bu konuya adanmış iki tane kapsamlı site var. Aşıhakkında ve Lilliputian Türkçe'ye çevrilmiş makaleler, okuma önerileri, kitaplardan bölümler, filmler, haberler ve mevzuat bilgilerine derli toplu ulaşabileceğiniz başlıca internet kaynakları ve Lilliputian'da okuyucuların soru ve paylaşımları için bir de forum var. Bildiğiniz başka kaynaklar varsa lütfen yorumlarda paylaşın.

Aşı sektörü gerçekten büyük ve eski bir endüstri ve konunun tartışılması ne kadar zorsa karşıt görüşün bilimsel olarak araştırılması da o kadar zor. Aşı üzerine eleştirel bilgi paylaşan kitaplar, makaleler ve websiteleri hem büyük ilgi topluyor, hem de çok ciddi tartışmalara sebep oluyor; bazen de hakarete maruz kalıyor. Ben bu kadınların herşeyden önce hiçbir çıkar gözetmeden büyük cesaret ve ciddi mesai gerektiren bu adımı atmış oldukları için desteklenmeyi hak ettiklerini düşünüyorum. Ve onların da tekrar tekrar belirttiği gibi, bu paylaşımların amacının insanları birşeye ikna etmek değil kendi kararlarını verebilmeleri için daha fazla bilgiye erişebilmelerini sağlamak olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu linklerde okuduklarınızın doktor görüşü olmadığını ve tek taraflı olabileceğini lütfen unutmayın. Bu kadınlar aşı hakkındaki kararlarını doktorlarının rehberliğinde (evet aşı karşıtı tıp doktorları var) ve kendileri de araştırma yaparak vermişler ve bize böyle bir yolun da var olduğunu göstermeye çalışıyorlar.

Şahsen iyi bilmediğim bu konu hakkında daha fazla spekülasyon yapmadan sözü araştırmacı annelere bırakıyorum. Sadece bu sitelerde gezinmek için haftalarınızı harcamanız gerekebilir. Ama bu kadar önemli bir konuda bilgilenmek için aslında çok daha fazla zaman ayırmak gerekiyor.


Aşı: Tüm Hikayesi 
Aşı Mevzuatı
Ebeveyn Aşı Kılavuzu 
Aşılama öncesi ve sonrası yapılması gerekenler  
Maddeler halinde aşı ile ilgili tespitler
Aşı İçerik ve Yan Etki Çizelgesi 
Aşılarda kontaminasyon sorunu

İmmünolog Tetjana Obukhanych ile 3 bölümlük söyleşinin ilk bölümü, diğer bölümleri de blogda 
Kızamık gerçekleri
Grip aşısı
...

20.1.14

Pireli Mireli 2014

Evimizin yeni sakini ikinci kedimiz Bücür'le birlikte içimdeki kedi tutkusu beşe falan katlandı, son seyahatlerimde de ne şanslıyım ki gittiğim her evde koynumda yatacak pisiler vardı...bu ziyaretlerden birinde kedi muhabbetleri sırasında aklıma gelen "parlak" fikri uygulamaya nasıl geçireceğimi kara kara düşünürken (bizim zamanımızda buralar dutluktu ve tasarımları elle yapıyoduk) mimar arkadaşım Nazlı Bakth'ın projesi karşıma çıktı. Animalove projesi Nazlı'nın sokak hayvanları için halihazırda gösterdiği çabalarla tasarım aşkının buluşması diyebiliriz. Nazlı bu projeyle sokak hayvanları için yapacağınız yardımlara karşılık size özel ürünler tasarlamayı teklif ediyor.

Aralık ayının son günlerinde ancak aklıma gelen projeyi beğenene dostum hemen işe koyuldu ve ta ta; 2014 yılı için Pireli Takvim'i hazırladı. Takvimde Nazlı'nın yanı sıra Gökçe Okullu, Aycan Türk, Filiz Telek ve Zeynep Turuthan'ın çektiği bir birinden güzel pireli modellerin fotoğraflarını bulacaksınız. Her kediseverin tüm yıl bakıp bakıp suratını şekilden şekile sokacağına garanti veriyoruz :)

Kendiniz ya da sevdikleriniz için Pireli Takvim edinmek için nazziaistanbul@gmail.comadresine mail atmanız yeterli.  

Malzemeler: Mürekkep, kağıt, aşk 
Detaylar:
- Takvim sayfa boyutları 6cmx 12cm'dir.
- 12 ay için 12 sayfa vardır.
- 250gr2lık parlak beyaz lüks kağıt uzerine basılmıştır.

Kargo:
- Turkiye'nin her yerine kargo ile ulaştırılır. - Bütün ürünler İstanbul'dan kargolanır.
- Tarafiniza ulaşması bulunduğunuz yere göre 1-3 gün sürer.

DİLERSENIZ BU ÜRÜNÜN DİJİTAL HALİNİ DE ALARAK İSTEDİGİNİZ BOYUTLARDA BASIP, ZAMANDAN VE KARGO ÜCRETİNDEN TASARRUF EDEBİLİRSİNİZ.




24.11.13

"Menstruasyon Hakkında Her Kadının Bilmesi Gereken 9 Gerçek"



Holysponge Etsy dükkanından 2014 ay takvimi
Sevgili kadınlar,

İtiraf ediyorum, bu blog bir tuzak.

Komposttan doğal şampuanlara bebek bakımından feminizme çeşit çeşit konulara yer vermemizin sebebi aslında farklı ilgi alanlarına sahip kadınları oltaya getirip şu menstruasyon konusunu düşündürmek :) Şaka şaka konuların hepsi aynı derecede önemli; sadece menstruasyon konusu çok daha az konuşulduğu için ağırlık vermek istiyorum.

Tabii bendeniz ne biyolog ne de jinekolog olduğumdan bu konuda bilgim sizinkinden çok da fazla değil. Bu konuda yazılmış bir şey buldum mu mutlaka okumayı, paylaşmayı ve de İngilizce yazıları fırsatım oldukça çevirmeyi seviyorum. Bir süredir de menstruasyon döngümüzü genel hatlarıyla açıklayan bir yazı yazmak lazım diye düşünürken karşıma hazır yazılmışı çıkmasın mı! Hem de balarıları ile ilgili bir sitede olmasın mı!

Efendim biliyorsunuz balarıları, o minik kadınlar, aslında her allahın günü dünyayı kurtarmaktadır. Nasıl mı? Bizim yediklerimizin üçte birini tozlaştırmaları en önemli işlerinden biri ama, genel olarak tüm canlıların hayatlarını sürdürmeleri için de çalışan arıcıklar ekolojik ağın en önemli parçalarındandır. İşte bu dünya tatlısı minik kadınların önemini anlatmak için 2009 yılında Vanishing of the Bees (Arıların Kayboluşu) adlı bir belgesel çeken Maryam Henein’ı oradan tanıyordum. Sonra gördüm ki Maryam sağlıklı yaşamla ilgili akla gelen her şeyin ve herkesin bir araya gelip birbiriyle tozlaşabileceği bir site olsun diyerek Honeycolony.com'u kurmuş. İşte "Menstruasyon Hakkında Her Kadının Bilmesi Gereken 9 Gerçek" başlıklı yazıyla burada karşılaştım. Anea Bogue tarafından yazılan yazının orijinali Eylül 2013'te Huffington Post'ta yayınlanmış. Buyrun...

"Televizyon yıldızı Gia Allemand'ın annesi geçtiğimiz hafta Dr. Phil'e kızının intiharında ‘yoğun premenstrual sendrom (PMS)’un etkili olduğunu söyledi. PMS'un bu trajik olaydaki etkisinin ne düzeyde olduğunu kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Ancak bunu duyan birçok kadının içi titremiştir; çünkü çoğumuz adet dönemimizin başlamasından önceki günlerde—hafif sinirlilik ve karbonhidrat isteği ile ıssız bir adaya kaçma arasında değişen—bazı yoğun duygu durumlarına aşinayız.

Aslında menstruasyon döngümüz son derece güçlüdür ve duygu durumumuzu günden güne etkiler. Döngümüzün farklı aşamalarında bazı güçlerimizin yükseldiği de doğrudur. Ne yazık ki çoğumuz menstruasyon döngümüzün inceliklerini ve bu güçlerden nasıl faydalanabileceğimizi iyi bilmiyoruz. Çünkü ergenliğe adım attığımız andan itibaren bu konuda bize çok az bilgi veriliyor. Neden? Çünkü menstruasyon konusu çok eskilere uzanan ve derin kültürel kökleri olan bir tabu.

En kötüsü de bu konuyu konuşmamaya o kadar alıştık ki öylece kabulleniyoruz ve sessizliği kalıcı hale getiriyoruz. Bir konuda sessiz kalınmasının burada bir ‘yanlış’ ya da ‘ayıp’ olduğunu ima ettiğini unutuyoruz. Kız çocukları ve kadınlara cinsiyetlerinin en temel yönlerinden birinin ayıp olduğunu söylediğimizde kendi bedenlerini tanıma, koruma ve sevme arzularını körelttiğimizi fark etmiyoruz.

Ve menstruasyon konusundaki bu sessizlik bizi öldürüyor. Gia Allemand’ın durumunda hormonal olayların anlaşılamaması ve bu konuda konuşamamak gerçek anlamda onun hayatına mal olmuş olabilir. Birçokları içinse bu sessizlik kendimize güvenimizi, bedenlerimizi onurlandırma ve onlar için mücadele etme arzumuzu ve kişisel potansiyelimizi gerçekleştirme yetimizi öldürüyor. Çünkü biz kadınların kim bilir ne derdi olduğuna fazla odaklanmış durumdayız.
Sessizliğimizi bozarak bu tabuyu da bozmanın zamanı geldi.

1. Menstruasyon yaklaşık 28 günlük bir döngüdür; tıpkı ay döngüsü gibi. Birçoğumuza 5-7 günlük ‘adet’ kanaması öğretilirken, yaklaşık 28 gün boyunca bedenimizin geçirdiği inanılmaz değişimlerden bahsedilmez. Nasıl ay dolunay olana kadar büyüyor ve sonra kendi içine kapanır gibi küçülüyorsa, aynısı size de oluyor.

2. Adet döneminiz bir şeyin sonu değildir. Aslında bir başlangıçtır. Menstruasyon döngünüzün birinci günü (ve birinci aşaması) adet kanamanızın başladığı gün başlar. Kanamanız başladıktan birkaç saat sonra östrojen düzeyiniz yavaş yavaş artacak ve önceki günlerde yaşadığınız ağırlığın ya da ‘PMS’in hafiflediğini hissedeceksiniz. Bu bir salıverme zamanıdır ve artık hayatınızda istemediğiniz şeyleri salıvermek için idealdir; eşyalar, sağlıksız ilişkiler ve sizi aşağı çeken duygular (öfke, pişmanlık, endişe) gibi.

3. Vajinanız vücudunuzun en geçirgen bölümlerinden biridir. Vajinanızın iç kaplaması vücudunuzdaki en emici dokulardan biridir ve bu nedenle tampon kullanıyorsanız bunların beyazlatıcı ve dioksinsiz olması çok önemlidir. EPA’ya göre dioksine maruz kalma konusunda GÜVENLİ BİR ALT SINIR YOKTUR. Bu nedenle tamponlar arasında en güvenlisi %100 organik olanlardır.(Diğer sağlıklı menstruasyon ürünleri burada.)

4. Östrojen= Enerji, Heves ve Dışavurum. Östrojen döneminiz (2. hafta) boyunca östrojen hormonundaki düzenli artış beyninizdeki seratonin düzeyini arttırır ve enerji, heves ve genel olarak iyimser duygularda artış görülür. Döngünüzün ikinci haftasında sözel becerileriniz de yükselir ve sunumlar ve önemli görüşmeler yapmak için ideal bir zamandır.

5. Döngünüz bir kraliçenin emrine tabi olsaydı bu kraliçe ovülasyon olurdu. Ovülasyon yumurtalıklarınızdan birinden minik bir yumurtanın bırakılmasıdır (her döngüde  sıra diğer yumurtalığa geçer). Bu genellikle 12-16. günlerde olur ve bu hamile kalma ihtimalinizin en yüksek olduğu dönemdir. Bu dönemde insanlara karşı daha fazla cazibe duyarsınız ve buna ister feremonlar ister sağlıklı bir ışıltı deyin, başkaları da sizi her zamankinden daha çekici bulacaklardır!

6. Progesteron içebakışı ve sezgileri arttırır. Ovülasyondan sonra östrojen ve testesterondaki azalmanın ve progesteron artışının etkilerini hissedersiniz. Östrojen ‘gel’ ise progesteron da ‘git’tir. İçe dönme arzunuzu arttırır; ayın küçülmesi gibi. Araştırmalar döngünüzün 3. ve 4. haftalarında beynin sağ yarısında—sezgisel bilme ile ilişkilendirilen bölümde—daha fazla aktivite olduğunu göstermektedir. Daima sezgilerinize güvenin. Ancak döngünüzün ikinci yarısına özellikle dikkat edin!

7. Beslenmeniz döngünüzü derinden etkiler. Döngünüzün her aşamasını iyileştirmek ve fiziksel ve duygusal rahatsızlıkları azaltmak için sağlıklı ve dengeli beslenerek ve vitamin alarak bedeninizi destekleyebilirsiniz. Örneğin özellikle döngünüzün 4. haftasında magnezyum alımınızı arttırırsanız kramplarınızı ciddi düzeyde azaltabilir, döngünüz boyunca düzenli B6 vitamini alımıyla şişkinliği en aza indirebilirsiniz.

8. Deli değilsiniz! Menstruasyon öncesi aşaması (4. hafta) yeni bir döngü başlamadan önceki son günlerdir. Progesteron bu aşamanın tam sonuna kadar artmaya devam eder, ta ki östrojen, testesteron ve progesteron aynı anda dibe vurana kadar. Doğal olan yavaşlama ve içe dönme ihtiyacınızı inkar ederseniz içerleme, bastırılmışlık ve öfke yüzeye çıkar. Çözüm? Kendinize yavaşlama izni verin ve KENDİNİZE iyi bakın.

9. Biraz PMY (pozitif menstruasyon yaklaşımı) çok iş görür! Araştırmalara göre menstruasyon öncesi aşamanın (4. hafta) istenmeyen fiziksel ve duygusal tezahürleri menstruasyon döngünüzle ilgili daha bilgili ve daha olumlu bir yaklaşım geliştirilerek en aza indirilebilmektedir.

Bu önemli mesele hakkında kadınları bilgilendirmek için çalışan çok değerli kadınlar var. Benim favorilerim arasında Vicki Noble, Dr. Christiane Northrup, Dr. Suzanne Gilberg-Lenz, Kristi Meisenbach Boylan ve Miranda Gray sayılabilir.”

Miranda Gray'in kitaplarını okumayı çok istiyorum. Okuyan ve ödünç vermek isteyen var mı?

15.11.13

zumbarayı kitlesel fonluyoruz

İki yıl önce sizlere tanıttığım Ayşegül Güzel'in başlattığı alternatif ekonomi deneyi zaman kumbarası Zumbara'yı bilmeyenimiz kaldı mı? Özetlemek gerekirse Türkiye'nin ilk ve tek zaman bankası ve tüm dünyada zaman bankası ile sosyal ağı birleştiren tek sistem. Bu sayede dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen zaman bankası haline gelen zumbaraya üye olmak için tek koşul ise zamanınızın hekesinki ile eşit değerde olduğuna inanmanız. 

Zumbara kullananlar farketmiştir; sitede bir süredir bazı teknik hatalar var ve bunlar malesef çözülemiyor. Sebebi ise sistemin programlanması için daha önce kaynak sağlayan yatırımcıların çekilmesi, dolayısıyla bu hizmetlerin artık satın alınamaması. Profesyonel olarak karşılanması gereken ve bize tamamen ücretsiz sunulan bu teknik hizmetler için şimdi Zumbara'nın bizim desteğimize ihtiyacı var.

Öncelikli olan finansal destek için bir kitle fonlaması kampanyası başlatıldı. Kampanyanın hedefi 1 ay içinde 9200 TL toplamak. Kitle fonlaması sistemi gereği verilen sürede bu miktar toplanmazsa fonlar destekçilere iade edilecek. O yüzden haydi pamuk eller hem cebe hem de kampanyayı duyurmak için klavyeye!

Kampanyaya 20 TL'den başlayıp istediğiniz kadar katkıda bulunabilir, hem Zumbara'nın ihtiyacı olan maddi kaynağa ulaşmasını sağlayabilir hem de çikolata yapım atölyesinden Haliç turuna çeşit çeşit hediyeler kazanabilirsiniz. Ayrıca Hoppabaz da destekcilere tesadüfi tasarımlarından hediye ediyor.

Bu arada Zumbara facebook sayfasını da takip etmeyi unutmayın çünkü Zumbara sayesinde oluşan muhteşem topluluktan Zumbaraya destek için aşure yapımı gibi daha pekçok sürpriz çıkacağa benziyor.

9.11.13

doğum günümüz

Tam 3 yıl geçmiş, iki kadının bir öğle yemeğinde kafa kafaya verip bir blog açmaya karar vermesinin üzerinden.

Tek kullanımlık pedleri ve tamponları bırakıp menstruasyon kapları kullanmaya başladıktan sonra, "bu mucizeden neden türkiyede kimsenin haberi yok" diyip klavyeye sarıldığımızda, sadece bir ürünü tanıtmakla kalmayıp bu kaplar sayesinde edindiğimiz yeni bakış açısını paylaşmak istemiştik. Yeniden keşfettiğimiz kadınlık durumumuz bize bir mesaj vermişti...dünyayı kurtarabilirdik, hem de her ay, her hafta, her gün. 

Kadınların dünyayı kurtarmak için yapabileceği, hatta bir kısmı da sadece kadınların yapabileceği, bir sürü şey vardı ve kadınlar zaten bir sürü şey yapıyorlardı. Tohum saklıyorlar, salça yapıyorlar, çocuklarını doğayla barış içinde yetiştiriyorlar, ekolojik binalar inşa ediyor, hikaye yazıyor, radyo programı yapıyorlardı. Dünyayı kurtaran kadınlar en başından beri bu işler ve bu kadınlar için bir buluşma noktası olmak istedi, dünyayı kurtaran diğer kadınları bulup buluşturup tanımaya ve size tanıtmaya çalıştı. 3 yıl içinde kadın olmakla ve kadınlarla ilgili 42 tane blog yazısı paylaştı, 69 tane kadın işine link verdi (sol sütundaki dünyayı kurtaran kadınlar listesi), yaklaşık 46 bin kez görüntülendi, 93 tane blog izleyicisi oldu, facebook sayfası 544 kişi tarafından beğenildi...en popüler yazımız şampuansız yaşanır mı? 7080 kere, her ay dünyayı kurtarmamızı sağlayan menstruasyon kapları hakkındaki menstruasyon kabı da neyin nesi? 4342 kere okundu.

Dünyayı kurtaran kadınlar görünüşte iki kadına ait bir blog ama aslında yüzlerceyiz; filiz, seda, dilek, ayşegül, mercan, melda, nihal, emet, burcu, irem ve daha yüzlerce kızkardeşimiz de burada bizimle, bize ilham kaynağı oluyor. Blog yazılarını ise bendeniz ilknurkun yazıyorum...ve 4. yaşımızın mumlarını bugün üflerken bir dilek tutuyorum. Çünkü hayatım boyunca her şeyi hep başkalarıyla birlikte yapmak istedim.

Dünyayı kurtaran kadınlarda adınızla ya da mahlasınızla yayınlanmak üzere dünyayı kurtarmak, dünyayı kurtarmaya çalışmak, bu gezegende kadın olmakla ilgili düşündüklerinizi, yaptıklarınızı, okuduklarınızı, izlediklerinizi, yazdıklarınızı, çizdiklerinizi, konuştuklarınızı, bestelediklerinizi, seslendirdiklerinizi, ördüklerinizi ve diktiklerinizi gönlünüzce paylaşmanızı diliyorum...blogun tasarımı, şekli, şemali ve içeriği ile ilgili fikir ve desteğinizi almak istiyorum...ilk menstruasyonunuzdan orgazma, doğumdan menapoza, kadınlık hallerinizle ilgili bilgi ve deneyimlerinizi merak ediyorum. Burada yayınlanmasını istediğiniz her şeyi ilknur.urkun(at)gmail.com adresine mail atmanız yeterli.

Bu arada doğum günümüz Global Grace Day (Küresel Lütuf Günü) ile aynı günmüş. Tamera Ekoköyü’nde 2005 yılında başlayan ve tüm dünyaya hızla yayılan etkinliğin Türkiye ayağında Gökçe ve Yeliz harika bir etkinlik düzenlemişler. Tameralıların Terra Nova olarak adlandırdığı savaşsız yeni dünyayı birlikte hayal etmek için İstanbul'da Galata Şifahanesi'nde bir araya gelen vizyonerleri ilham dolu ve eğlenceli bir gün bekliyor; bizse bu vizyona bulunduğumuz yerden, zihnimiz ve kalbimizle katkıda bulunuyoruz.

2.11.13

gerçek temizlik: ZehirsizEv

Evet artık zehirsiz hava, zehirsiz su, zehirsiz gıda ve zehirsiz barınak zor bulunuyor. Dünyanın en ücra köşelerinde bile insanın izi kendini çöp, su ya da hava kirliliği olarak gösteriyor. İnsanların yaşam alanı olan şehirler ve evlerimiz ise bu kirliliğin en yoğun olduğu yerler haline geldi. Pencereden giren egzos dumanını ya da musluktan akan sudaki arseniği bir kenara bırakalım;  binaların inşaasında, mobilyalarımızda, boyalarda, verniklerde, halıda, koltuk kumaşında bulunan zehirli maddelere de başka seçeneğimiz olmadığından katlanıyoruz diyelim; ama hemen her gün kendi paramızla gidip satın aldığımız ve evimizi ya da vücudumuzu "temizlemek" için kullandığımız zehirler var ki işte bunların alternatifleri mevcut, ucuz ve kolayca erişilebilir. Ayrıca muhteşem bir kadın bu alternatifleri biriktirmiş, bir site kurmuş ve bunları bize karşılık beklemeden sunuyor. Sizi, ZehirsizEv'le ve daha önce yazdığım Çanakkale ekokadın buluşmasında şahsen tanıyıp çok sevdiğim ZehirsizEv'in hanımı Mercan'la tanıştırmak istiyorum.

Kitap çevirmeni Mercan Uluengin iki çocuk dünyaya getirmiş ve anneliğin verdiği azimle satın aldığı her şeyin etiketini daha da dikkatli bir şekilde okumaya başlamış. Karşılaştığı tablo için ahlanıp vahlanmak yerine alternatif arayışına giren Mercan bulduğu tarifleri not almaya başlamış, sonra da biriken külliyatı internet ortamında paylaşmaya karar vermiş. Sosyal medyada da oldukça aktif olan sitenin takipçi sayısı sürekli artarken bu kıymetli proje ulusal basında da yer bulmaya başladı. TRT Türk'te yayınlanan En Sosyal Programı'nda Mercan'la yapılan söyleşiyi izlemek için tıklayın. Türk Max'de yayınlanan Her Şey Tadında programına konuk olduğu bölüm de burada.

Mercan sitede kendini son derece kısaca tanıtmış ve kendisi hakkında şunları söylüyor:
"Dünyayı kurtarmaya çalışmaz, ama küçük küçük hareketlerin büyük sonuçları olduğuna inanır. Fanatizmden ürker. Çocuklarına tüketerek değil, ânı yaşayarak ve üreterek mutlu olmayı öğretmek ister. Bir şeyi satın almadan önce kırk kez düşünür. Gereksiz çöp üretmekten nefret eder. Kullan-at’a değil, yeniden-yeniden-kullan’a inanır. Yapay malzemelerden hoşlanmaz. Hep daha az şeyle yaşamanın hayalini kurar; henüz bunu başaramamıştır."

Tabii bize göre Mercan her gün yeniden dünyayı kurtarıyor zaten. Zehirsiz Ev sitesine girdiğinizde ev temizliği, kişisel bakım, hayvan bakımı, anne-çocuk, gıda ve sağlıkla ilgili yapması birbirinden kolay ve maliyeti son derece düşük yüzlerce zehirsiz tarif bulacaksınız Hatta siz de kendi tariflerinizi siteye gönderebilirsiniz. Ayrıca yine zehirsiz yaşam konusunda haberler ve Mercan'ın yorumları da takip edilesi. Dünyayı Kurtaran Kadınlar'da tüm zamanların en popüler yazısı zehirsiz şampuanlarla ilgili olduğu için ZehirsizEv'e hepinizin bayılacağını düşünüyorum.

Ve işte benim sürekli kullandığım favori tarifim: http://www.zehirsizev.com/ev/camasir-deterjani/
ve sitedeki haber/yazılar arasından favorim: http://www.zehirsizev.com/ev/camasir/kotunuzu-15-ay-yikamadan-giyer-miydiniz/

22.10.13

yaşasın bağzı şeyler

Fotoğraf: Filiz Telek
Daha önce yaşamış olan her şey tekrar yaşayabilir.

Dünyanın en önemli sorunlarından biri olan toprağın fakirleşmesi yaşamı birçok yönden olumsuz etkiliyor. İnsanın toprakla ilişkisi büyük ölçüde kesildiği için bitkisel ve hayvansal atıkların içerdiği besin maddeleri kanalizasyon arıtma ve vahşi çöp depolama sistemleri ile sentetik/kimyasal atıklara karışarak doğrudan denizlere ulaşıp kirlilik yaratıyor, besin maddeleri toprağa geri dönemediğinden, yetiştirdiğimiz gıdaların gelişimi için sentetik gübrelere ihtiyaç duyuluyor, bunların kullanımı ile ortaya çıkan kirlilik aynı kısır döngüyü beslemeye devam ediyor. Bu süreci tersine çevirmek için atılacak en önemli adımlardan biri aslında kadim bir insan aktivitesi olan kompost yapımının tekrar benimsenmesi. Sentetik olmayan tüm atıklarımızı evlerimizde çiftliklerimizde ve kent ölçeğinde komposta dönüştürerek sağlıklı toprak ve sağlıklı gıdaya erişimimizi arttırmak mümkün. Atölyede kompostun ne olduğu ve nasıl yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Ev ölçeğinde bir solucan kompostu düzeneği ve bahçe/çiftlik ölçeğine uygun Berkeley metodunu da imkanlar dahilinde uygulamalı olarak göstereceğim. Geçen yıl İstanbul'da yaptığımız benzer bir atölyenin kısa bir filmini İstanbul Permakültür Kolektifinin blogunda izleyebilirsiniz. Atölyenin tüm organizasyonunu yapan Kır Çocukları ekibinden Nihal Poyraz Temürcü'ye ne kadar teşekkür etsek az. Lütfen organizasyonu kolaylaştırmak için Kayıt Formunu doldurun.

Lojistik bilgiler:
Ne zaman: 27 Ekim Pazar, saat 12:30-18:30
Nerede: Çiğdemim Eğitim, Çevre ve Dayanışma Derneği, 
Çiğdem Mahalesi, 1551. Cad., 14-A, Çankaya, Ankara.

Atölye Katkısı: kişi başı 25TL (bütçenizi aşıyorsa askıda atölye uygulamasından yararlanabilir, değilse başka şekilde katkıda bulunabilirsiniz)

Atölyeden sonra birlikte ODTÜ'deki yasadışı yol inşaatına karşı direnen dostlarımıza destek vermeye gidebiliriz. Görüşmek üzere...


14.10.13

ekokadın ne ayol: salçadan cife ekokadın buluşması izlenimleri

Fotoğraf: Elif Balçık

Geçen haftasonu Çanakkale'de yaptığımız ekokadın buluşmasına hazırlandığımı yazmıştım. Öncesinde de sonrasında da birçok defa gelen ekokadın ne ayol sorusu üzerine izlenimlerimi aslında hemen yazmak istedim ama buluşmadan sonra hemen yollara düştüğüm ve sinüslerim hızlı gelen sonbahardan etkilendiği için ancak yazabiliyorum.


Önceki yazıda da bahsettiğim gibi ekokadın buluşması Buğday Derneği'nin ilkini Mart ayında İstanbul'da gerçekleştirdiği bir etkinlik. Bu buluşma çok güzel geçince Çanakkale'de yeni kurulan üretici ve tüketici topluluğu ÇAYEK'le birlikte ikincisini düzenlemişler. Benim anladığımca ekokadın buluşması ekolojik yaşamla ilgilenen kadınların sosyal medyada ya da bloglarda, ev gezmelerinde, orda, burda paylaşmakta oldukları bilgi ve deneyimleri toplanıp yüz yüze konuştukları bir etkinlik. İki gün boyunca aslında herkesi ilgilendiren ama kadınların daha çok ilgi duyduğunu sürekli gözlemlediğimiz sağlıklı beslenme, doğal tarım, temizlik, bilinçli tüketim, alternatif tıp gibi birçok konuya kadın gözüyle baktık ve birbirimizden çok şey öğrendik.

Buluşma formatı önceden hazırlanmış sunumlar şeklindeydi ama iki gün boyunca devam eden uzun ve koyu bir sohbet havasında geçti. Nitekim 40 tane kadını bir odaya koyup evet konumuz alışveriş ya da gıda ya da temizlik dediğinizde söyleyecek bir şeyi olmayan pek yoktu. Çeşitli mecralarda bilgi ve deneyimlerini zaten paylaşmakta olan Güneşin Aydemir (Günbilgesi), Oya Ayman (Buğday Dergisi), Emel Kızılcık (Ahlatdede), Sevgi Akar (http://kendineyeterlitoplum.wordpress.com/2012/08/), Mercan Uluengin (ZehirsizEv) ve Elif Alın (Homeopati Derneği) ile birlikte ekolojik gıda, etiket okuma, kırsalda yaşam ve kendine yeterlilik, ekolojik temizlik malzemeleri, permakültür, gıdaları koruma ve saklama yöntemleri, homeopati, kompost ve de tabii ki menstruasyon kaplarından bahsettik. ÇAYEK'ten Elif Balçık ve buluşma mekanı Pan Atölye'den Ece Aykan buluşmadan önce ve buluşma sırasında akla gelebilecek her tür organizasyonu yaparak bu buluşmayı mümkün kıldılar. Permakültür Çanakkale'den Eminemiz sunumların dijital ortamda gerçekleşmesine yardımcı oldu, ve bütün katılımcılar sadece buluşmaya görüş ve deneyimleriyle katkı yapmakla kalmayıp sayısız çeşit yemek yapıp getirerek hem gözümüzü hem karnımızı doyurdular. Tabii ki konuşmaya ve öğrenmeye doymadık, tekrarı hem gerekli hem şart diye düşünüyorum. Ayrıca katılımcılar İstanbul'daki buluşmada oluşturulan e-posta grubuna katılarak ekokadın ağına dahil oldular ve elektronik ortamda paylaşıma devam ediyorlar. Ayrıca Çanakkale'de çeşitli konulara eğilen ekokadın atölyeleri düzenlemek için çalışmalar da başlamış durumda. 

Neden ekokadın?

Neden kadınlara özel bir toplantı yaptığımız ve erkekleri dışladığımız sorusu daha ilk günün sabahında, evde hazırlanan mamaların taşınmasına yardımcı olan eşlerden geldi. Katkıları için teşekkürler ederek kendilerine kapıyı gösterdikten sonra kendi aramızda bu konuyu konuştuk. Şimdi burada kendi bakış açımı bir de yazılı olarak paylaşmak istedim.

Kadınlara özel bir blogun yazarı olarak benim için neden kadınlara özel bir toplantı yapıldığı sorusunun cevabı aslında çok net. Ama bu konuda kafası karışık olanları anlıyor, tersini düşünenlere de saygı duyuyorum. Kimileri bu tür bir kapalılığı çocuk bakımı, ev temizliği ya da yemek yapma gibi konuların kadınların üzerine yıkılmasını desteklediğimiz şeklinde yorumlayabiliyor. Kimisi de erkekleri dışlamanın onlara haksızlık olduğunu düşünüyor. Bence bugün kadın işi olarak sınıflanan ve bizim eşitlik kaygısıyla biraz da uzaklaşmaya çalıştığımız şeyler aslında temel yaşamsal ihtiyaçlar. Karnımızı sağlıklı yiyeceklerle doyurmak, doğal şifa yöntemleri, sağlıklı barınak ve gerçek temizlik kendine yeterliliğin ve özgürlüğün temelleri. Kadın, erkek herkesin bu konularda bilgi sahibi olması gerektiğini ve kadınların bu alanları terk etmeye çalışmamaları gerektiğini düşünüyorum. Evet yemek, temizlik, çocuk bakımı gibi işler ağırlıklı olarak kadınların üzerine yıkılıyor. Ama farkındaysanız işi kadınlar yaparken kararları yine erkekler veriyor. Tarım politikası, reklamcılık, bankacılık, sağlık, eğitim, devlet yönetimi vs...Yani tabağımıza gelen yemeği kadın gidip satın alıp pişirse de aslında hangi yeyiyeceğin nasıl üretilip tabağımıza nasıl ve kaç liraya geleceğine erkekler karar veriyor. İşte kadınların evde kendi kendilerine bu işlere gömülmesi yerine dışarı çıkıp bu konuları tartışmalarını, yani artık entelektüel ve de siyasi düzeyde bu konularla uğraşmalarını son derece olumlu buluyorum. Kararlarda söz sahibi olabilmemiz için tek yol da bence daha çok düşünmemiz, yazmamız ve konuşmamız.

Erkek dünyasında kadınlara yer açan, nefes aldıran ve onları öne çıkaran her şeyi çok kıymetli buluyorum. Birçok kadim (ve ataerkil) kültür ve bazı çağdaş yaklaşımlar da dünyanın içinde bulunduğu savaş ve adaletsizlik durumunu eril enerjinin yükselişine bağlıyor ve önümüzdeki süreçte dişil enerjilerin yükseleceğini ve dünyayı şifalandıracağını öngörüyorlar. Eril ve dişil enerjiler fiziksel kadın ve erkek cinsiyetlerine tam karşılık gelmese de kadınların baş başa olduğu ortamlarda dişil enerjinin yükselişi açıkça hissediliyor ve dünyayı kurtarmak için dişilin şifalandırıcı etkisine şans vermek gerektiğine inanıyorum. Dişil erilden daha iyi olduğu için değil, her şey gibi bunların da dengede olmaları gerektiği için...  

28.9.13

eko-kadın hazırlıkları

Birincisi Mart 2013'te İstanbul'da düzenlenen Eko-Kadın Eğitimi 5-6 Ekim'de Çanakkale'de tekrarlanıyor. Program hakkında Oya Ayman'la yapılan radyo programının kaydını Yeşil'in Aslı sayfasında dinleyebilirsiniz.

Kadınlar nasıl üretici olabilir? Doğa dostu alışveriş alışkanlıkları nedir? Alışveriş yaparken etiketleri nasıl okumalıyız? Ekolojik ürün nedir, doğal ürün nedir, toplum destekli üretim ve kullanım nedir? Deterjanlar nasıl kirletiyor? 

İki günlük dolu dolu program için çöpsüz yaşam, kompost ve alternatif mentruasyon ürünlerin hakkında minik sunumlar hazırlıyorum şimdi. Ne yazık ki programın katılımcı kontenjanı doldu ama tekrarının düzenlenmesini isterseniz Buğday Derneği ile iletişime geçebilirsiniz.

15.9.13

2013 Tohum Özgürlüğü Eylem Günleri

Vandana Shiva bu yıl yine bizleri Tohum ve Gıda Özgürlüğü Eylem Günleri'ne çağırıyor. Küresel çapta düzenlenen eylemlerle ilgili detaylı bilgi http://seedfreedom.in/ adresinde İngilizce olarak okunabilir ve en kısa zamanda Türkçe olarak paylaşmayı umuyoruz.

Şimdilik Dr. Shiva'nın çağrı mesajını Türkçe altyazı ile izleyebilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=hQ_bEOmM-3Y&feature=youtu.be



(Altyazı seçeneklerini bu pencerede göremiyorsanız tam ekran formatına geçip kontrol çubuğunda CC sekmesine tıklayarak Türkçe altyazıları seçebilirsiniz.)

Web: http://www.seedfreedom.in

Twitter: https://twitter.com/occupytheseed

Facebook: https://www.facebook.com/savetheseed

YouTube: http://www.youtube.com/user/occupytheseed.com

Tohum Özgürlüğü Haritası:http: //seedfreedom.in/seed-freedom-map/

Popüler Yayınlar