DÜNYAYI KURTARAN KADINLARDA ARA

30.1.15

bir sosyal girişim masalı

Gerçtiğimiz kasım ayında harika insanlarla çok güzel bir haftasonu geçirmiş, sosyal girişim hikayelerimizi çizgiromanlara dönüştürmüştük. Etkinliği sıcağı sıcağına şurada anlatmıştım.

Çizerlerimizin atölye sonrası yoğun çalışmalarıyla çizgiromanlarımız tamamlanarak yayınlandı. Hikayelerin hepsini Bubble It! web sitesinde görebilirsiniz.

Sevgili Murat'a hikayemizi dinlediği ve çizdiği için tekrar teşekkürler.


https://drive.google.com/open?id=0BxkRO3hxNuXiVmRRRkd4djJTemM&authuser=0








4.1.15

ne cüretle!

Vandana Shiva ile 2013 yılında yapılmış bir söyleşiye amara.org aracılığıyla Türkçe altyazı ekledik. Shiva çok güzel anlattığı için fazla söze gerek yok.

Video: Vandana Shiva ile Geo-Mühendislik Üzerine

Altyazı Metni:TERRA FUTURA 2013: VANDANA SHIVA İLE GEO-MÜHENDİSLİK ÜZERİNE

Öncelikle bize zaman ayırdığınız için teşekkürker; çünkü inanılmaz bir kadınsınız, çok meşgulsünüz ve herkese zaman ayırabiliyorsunuz ve bu harika.

Sizinle biraz geo-mühendislik hakkında konuşmak istedik. Bu herşeyi kapsayan bir alan:

Gıda ve su, iklim değişikliği içinde dünyamızda olan biten şeyleri ve her düzeyde çöküş riskini.

Amy Goodman ile yaptığınız röportajı gördüm. Peki, ilk olarak, size göre, şu anda, geo-mühendisliğin rolü nedir?

İnsanın sorumluluk sahibi olduğu, bilimsel olarak aydınlatılmış kararlar verebildiğimiz ve ekolojik anlayışımızın gelişmiş olduğu

bir dünyada, geo-mühendisliğin rolü sıfır olmalı. Geo-mühendisliğin hiçbir rolü olmamalı.

Çünkü geo-mühendislik mühendislik paradigmasının daha da genişletilmesinden başka birşey değildir.

Yeryüzünün mühendislik uygulanmış yerleri, ekosistemlerin bazı yönleri ve genetik mühendisliği ile yapıldığı gibi değiştirilmiş organizmalar var.

Dev baraj inşaatları, nehirlerin yataklarının değiştirilmesi...Bunların hepsi belirli yerler düzeyinde geo-mühendislik öğeleriydi

ve biz iki şeyi fark ettik: Birincisi, ekolojik sistemlerin işleyişini göz önünde bulundurmadığınızda zarara yol açıyorsunuz.

İklim değişikliğinin aslında tam da bu mühendislik paradigmasının sonucu olduğunu herkes biliyor.

İnsanların yerine fosil yakıtlar koyabileceğimizi, sanayileşme, tarım,

üretim seviyesini sürekli arttırabileceğimizi düşündük ama saldığımız sera gazlarını düşünmedik.

Ve iklim değişikliği aslında, endüstriyelizmin fosil yakıtlar ile çalıştığı mühendislik paradigmasının yarattığı kirliliktir.

Şimdi bu zihniyetin aynısını bir çözüm olarak sunmak, Einstein'ın sözünü ciddiye almamaktır:

"Sorunları, onlara yol açan zihniyetle çözemezsiniz." Mühendislik düşüncesi bir hakimiyet düşüncesidir.

Ve bugün bizden oynamamız istenen rol bilinçli bir tevazuya dayalıdır.

Ben geo-mühendisliğin 1950'lerde, atom denemeleriyle başladığını düşünüyorum; çünkü bu dönemde küresel

anlamda, çok daha geniş anlamda, yeryüzünü ve atmosferini değiştirmeye bu dönemde başladılar.

Ve 1950'lerde yapılan birçok proje, yeni bir fikirle, aslında tüm gezegeni değiştirme düşüncesi ile

yeryüzünü, gezegeni, yeni bir şekilde organize etmeye başladı. Atom bombasının gücünün keşfedilmesi ile

bence bilim insanlarının zihinlerinde bir değişim yaşandı.

İşte bu dönemde, 50'li yıllarda, iklim değiştirme alanında önemli adımlar atılmaya başlandı.

Bu da geo-mühendiliğin bir parçası ve burada ETC Grubu'nun haritasını görüyoruz. Bunu dünya çapında yapıyorlar.

Bu değişiklikleri lokal olarak yaparken tüm sistemi etkilememek mümkün değil.

Hindistan'da, Tayland'da ve Avustralya'da iklim değiştirme konusunun belki daha fazla tartışıldığını,

örneğin Avrupa'ya kıyasla bu konuda daha açık olunduğunu biliyorum.

İtalya'da 80'li yıllarda yapılan iklim değiştirme uygulamalarından insanların haberi bile yok.

Gıda ve su alanında ve genel olarak sistemin bütünü için geo-mühendislik anlamında iklim değiştirmenin rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

İklim değiştirme çalışmaları geo-mühendislik alanının çok küçük bir bölümü. Geo-mühendislik şu anda

"İklim değişikliği mi dediniz? Antropojeni çağında yaşıyoruz ve geleceği insanlar şekillendirecekler.

Sadece bizim gezegenimizin bütün işlevlerini değil, diğer gezegenlerle ilişkimizi de tamamen kontrol edecekler." şeklinde bir kibirdir.

Dolayısıyla bize sunulan çözümler gökyüzüne yansıtıcılar koyarak güneş ışınlarını geri göndermek gibi şeyler.

Sanki güneş yaşamın kaynağı değil de bir sorunmuş gibi.

Ya da atmosfere kirleticiler salarak bir kirlilik tabakası yaratıp güneş ışınlarını engellemek.

Fakat sera etkisinden kaynaklanan iklim istikrarsızlığı bu müdahalelerle ancak daha da kötüye gidecek.

İklim değiştirme çalışmaları çok dar bir bakış açısıyla yapılıyor. "Yağmur yağmıyor.

O zaman yağmuru yapay olarak yağdıralım ki tarımsal üretim devam etsin" diyorlar.

Örneğin Çin bunu Olimpiyatlar için yaptı. Olimpiyatlar sırasında Beijing'de yağmur yağmamasını sağladılar.

Geo-mühendislik projesinin tümüne bakıldığında bu daha düşük düzeyde bir kibir.

Bu haritayı biliyor musunuz?

Evet elbette biliyorum.

Ve ETC Grubu bunun projelerin sadece bir bölümünü gösterdiğini açıkladı;

çünkü her gün, dünyanın farklı bir yerinde yeni birşey yapıyorlar ve birçok nokta var...

Evet ama esas konu bu noktalar değil...

Örneğin aşırı iklim olayları bakımından bunun anlamı nedir?

Herşeyden önce istikrarsızlığı arttırıyor ve ikincisi...ve karşımızda istikrarsızlık olduğu için,

istikrarsızlığı arttırmak yerine istikrarsızlığa karşı güvence sağlayabilecek eylemlerle daha çok ilgilenmemiz gerekiyor.

Bir araba kullanıyorum ve ilerde bir uçurum olduğunu biliyorum. Geri vitese takmam ve başka bir yöne doğru gitmem gerekiyor.

Geo-mühendislik ise "hadi gaza basalım" diyor. Bu uçurum iklim istikrarsızlığı, iklimsel öngörülemezlik.

Bunun kaynağı ise bizim ufak tefek projelerimizle iklimi kontrol edebileceğimize dair hatalı düşünce.

Ancak geo-mühendisliğin bu kadar yanlış olmasının ikinci önemli sebebi bunun ataerkil sorumsuzluğun tam bir ifadesi olması.

Ataerkillik hakları kendine mal etme ve sorumluluğu başkalarına bırakma üzerine kuruludur.

Bu örnekte, bu oyunu oynayan bilim insanları, bunu finanse eden yatırımcılar, hepsi bu deneyleri kimsenin rızasını almadan,

bu deneyler için yerel ya da küresel hiçbir izin almadan ve daha da kötüsü sonuçların ne olacağını,

neye yol açabileceklerini düşünmeden ve asla ve asla sorumluluk üstlenmeden yapıyorlar.

Dolayısıyla tüm bu yıkıcı geo-mühendislik ataerkilliğin tüm yıkıcı eğilimlerinin en yüksek düzeyde ifadesidir.

Evet, ve Edward Teller gibi bir ismi ele alabiliriz. Atom bombasından yola çıkıyor.

Atom bombasıyla ilkimi kontrol etmek onun fikri. Güneş radyasyonunun yönetimi için kalkan kullanmayı o önerdi.

Yani gezegenin ve uzayın bu şekilde yönetilmesi konularını hep aynı insanlar, aynı güçler örgütlüyor.

Peki bu kontrol çabalarının niyetini biliyor musunuz?

Bazılarının niyeti gerçekten başkalarına acı çektirmek. Dolayısıyla geo-mühendisliğin bazı yönleri savaş sektörüyle ilişkili.

İklimi değiştirerek belli bir bölgede nasıl yağmur yağdırabilir ya da nasıl yağmur yağmasını engelleyerek tarım faaliyetlerine zarar verebiliriz.

Ama bazı yerlerde böyle bir zarar verme niyeti olmadığında bile, bir cahillik var.

Ekonomik çıkarlar da var...

Her zaman değil. Bunun arkasında böylesi bir bilim insanı ordusunun olmasının sebebi...

Biliyorsunuz toprak, gıda ve su değil petrol...

Ama mesele şu, bunu yaptıran insanların maddi çıkarı var. Bunu yaptıran insanların askeri çıkarları var.

Piyonların ise sadece çözümü kendilerinin bulduğuna dair kibirleri var.

Ve bu aptallık küçük piyonların kibriyle ve kontrolü elinde tutanların kötü niyetli projeleri ile birleştiğinde, bu birleşim zehirli oluyor.

Çünkü bilim camiası topluma ve gezegene karşı sorumluluklarının farkına varsa ve "sizin oyunlarınıza alet olmayacağım" diyebilseydi,

ki Toplumsal Sorumluluk için Bilim İnsanları topluluğu bunun için kuruldu ve grup nükleer meselesini izlemeye bu yüzden başladı. Oradaki herkes bilim insanı.

Bu ise kötü zihinlerle aptal bilim insanlarının birlikteliği ve bunun bilim olmadığını söyleme cesareti olan,

sorumluluk sahibi bilim insanlarına ihtiyacımız var. Tıpkı genetik mühendisliğinde ihtiyacımız olduğu gibi.

Ve bilimi gerçekten bilen bilim insanları topluluğu daha fazla konuşup daha iyi örgütlendikçe biyoteknoloji endüstrisinin aptal bilim insanlarının sesi kısılacaktır.

Ve biyoteknoloji ve mühendislik aynı zihniyete sahiptir; mühendislik zihniyeti, güç zihniyeti, kontrol ve doğa üzerinde hakimiyet zihniyeti.

Barajlardan da bahsettiniz. Hindistan'da da, dünyada da çok büyük geo-mühendislik çalışmaları var

ve artık su üzerinde büyük çıkarlar var. Pat Mooney ile son röportajımızda

büyük barajların, enerji üretiminin, su üzerindeki kontrolün ve iklim kontrolünün

aslında tek bir şey olduğunu söyledi. Yani bu sadece tarımsal amaçla yapılan küçük bir müdahale değil. Bundan daha fazlası.

Hayır. Dediğim gibi bu tamamen kibirdir, tamamen kibirdir, başka birşey değil! Gezegen ölçeğinde bir kibir!

Nano parçacık spreylemeleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu program...

Bu meselelerin her birini birbirinden ayıran yönler var. Ama bence bu ayırt edici yönler bütüncül zarara ve bütüncül sorumsuzluğa kıyasla çok çok küçük.

Bana göre ilk mesele bunu yapmaya nasıl cüret edersiniz. Ne cüretle! İnsanlığın tepkisi bu olmalı.

Diğer şeyler, nano parçacıkların ne zarar vereceği, atmosferde yüksek sülfür düzeylerinin zararı vb.

Bunlar teferruat. Ama bu bir medeniyet meselesi.

Ve medeniyet meselelerinde küçük detayları tartışmazsınız. Büyük resme bakmak gerekir.

Popüler Yayınlar