DÜNYAYI KURTARAN KADINLARDA ARA

8.1.12

bir de diş macunu meselesi var

Yeri gelmişken şu diş macunu konusunu da konuşalım değil mi? Önceki yazıda bahsettiğim gibi, benim 2 senedir kullandığım formül eşit miktarda karbonat ve tuz, esansiyel yağ ile dilediğiniz kıvamı tutturacak kadar suyu bir kapta karıştırıyorsunuz ve istediğiniz aromada bir diş macununuz oluyor. Tuzun deniz tuzu ve mümkün olduğunca ince öğütülmüş olması tercih edilir. Nane ve limon yağları klasik tercihler, ben diş hassasiyetine de iyi geldiği için karanfil yağı kullanıyorum. Bu tarifi sayısız blog ve internet sitesinde gördüm ama Ross ve Jenny Mars'ın Getting Started in Permaculture (Permakültüre Başlangıç) kitabında okuduğumdan beri gönül rahatlığıyla kullanıyorum.

Bu diş macunu meselesi tabi oldukça hassas. Diş sorunlarıyla başa çıkmak hem çok sancılı, hem pahalı hem de uzun zaman alabiliyor. Bu tür ev yapımı tarifleri verenler mutlaka uyarıyorlar, diş hekiminize danışmadan kullanmayın diye. Ancak biliyoruz ki bazı diş hekimleri bu tür formüllerin kullanımını kesinlikle önermiyor ve piyasadaki diş macunlarını kullanmamızı istiyorlar. Bazıları ise gayet olumlu bakıyor. Endüstriyel ürünlerden ziyade ev yapımı formülleri neden tercih ettiğimizi yorumlarda tartışalım. Bu yazıda birkaç tarif ve ilginç bilgi paylaşmak istiyorum.

Bu yazıyı yazmama vesile olan ve daha önce hiç duymadığım tarif SadeceAnne'den:

  • Bir ölçek “Bentonite Clay” (bir çeşit doğal kil, faydaları saymakla bitecek gibi bir meret değil)
  • Bir ölçek su
  • Bir ölçek toz halinde xylitol (opsiyonel)
  • Bir kaç damla okaliptüs esansiyel yağı (biz bunu koymadık)
Bunun dışında en sağlıklı formüller tuz ve/veya karbonat, ferahlatıcı aroma katmak için esansiyel yağlar, kıvam oluşturmak için hindistan cevizi yağı, dezenfeksyon için oksijenli su ve doğal tatlandırıcı olarak xylitolün kombinasyonlarından oluşuyor. Karbonat temelli bu macunların her gün kullanılmasının dişlere zarar verdiğini iddia edenler de var, yıllardır bu formülü kullanıp çok memnun olanlar da...

Diğer bir cephede Dr. Gerard F. Judd, Good Teeth From Birth to Death (Doğumdan Ölüme İyi Dişler) kitabında ve yazdığı diğer makalelerde gliserinsiz doğal yağlardan üretilmiş sabun kullanmayı öneriyor! Dr. Judd diş bakımı ile ilgili mineral ve vitamin takviyeleri de içeren bütüncül bir program oluşturmuş, bunu anlatmak için önce kitabı okumak lazım. Ama bu önerilerin birkaç temel dayanağı var ki diş bakımı konusunda tamamen farklı bir bakış açısını işaret ediyor o yüzden bahsetmeliyim:
  • Diş ve diş etleri kendilerini temizleme mekanizmalarına sahiptir ancak dişe zarar veren en önemli faktör asitli yiyeceklerdir, bunlar tüketildiğinde su, süt ya da kahve gibi asitliği olmayan sıvılardan bir yudum alınması, ya da gargara yapılması bu etkiyi ortadan kaldıracaktır.
  • Diş minesinin zarar görmesinin diğer önemli nedeni dişlerin ihtiyaç duydukları mineralleri düzenli olarak dışardan edinememesi. Çünkü gliserinli macunlar dişleri kaplayıp mineral emilimini engelliyormuş. Gliserin 11 kez çalkalamayla ancak arınırken doğal sabunla fırçalarsanız 2 çalkalamayla dişlerinizi mineral emilimini engelleyici tabakadan arındırabilirmişsiniz. Bunu denemeyi planlıyorum, çok küçük miktarda ve suyla inceltilmiş, belki biraz da esansiyel yağ damlatılmış zeytinyağı sabununun tadını kaldırabilirmiyim görelim.
  • Sanıldığı gibi şeker ve bakteriler diş çürümesine yol açmazmış! Şeker tükürük üretimini arttırdığı için tersine dişleri korumak için faydalı bile diyor. Halbuki susam sokağındaki dişleri hapur hupur yiyen mikroplar çok inandırıcıydı.
  • Florür aslında bir zehir ve atık sularımızdaki kimyasallar içme suyumuza geri karıştığı için bizim az miktarda kullandığımız florürler sularda birikip ölümlere neden oluyor. Florür nedeniyle ölüm sayısı arsenikten kat kat fazlaymış!
Bir başka yeryüzü dostu yaşam sitesinde yine daha önce duymadım bilgilere rastladım. Mesela yenebilen tüm yeşil bitkilerin (maydanoz, kişniş, kereviz sapı gibi) çiğ olarak çiğnendiğinde florür kaynağı olarak dişleri güçlendirdiği, yeşil çayın iyi bir gargara olduğu, ağız kokusunun genellikle dil üzerinde oluşan bir tabakadan kaynaklandığı ve ters bir bir kaşık yardımı ile hafifçe kazınarak bu tabakanın temizlenebileceği, diş temizliğinde karbonat (sodyum bikarbonat) size fazla güçlü geliyorsa yerine daha hafif olan kalsiyum karbonat (tıbbi kireç) kullanılabileceği...

Sizin denediğiniz ve tavsiye ettiğiniz ev yapımı diş temizleme formülleri var mı?

6.1.12

şampuansız yaşanır mı?

Zeytinyağının membağında yaşadığım ve musluğumdan akan su dağdan geldiği için birkaç yıldır zeytinyağı sabunu dışında saçıma hiçbirşey sürmediğimi her fırsatta söylüyorum. Suları sert olmayanlara da hep tavsiye ediyorum. Dişlerimi tuz, karbonat ve karanfil ya da nane yağından yaptığım macunla fırçalıyorum, koltuk altı deodorantı olarak karbonat kullanıyorum, ev temizliğinde yine zeytin yağı sabunu, kül suyu, sirke ve karbonat tüm ihtiyacımı görüyor. Evet ortalama bir kadın için çamaşır suyu ve saç kremi vazgeçilmez şeyler biliyoruz ama vücudunuzu maruz bıraktığınız ve kanalizasyon yoluyla doğaya saldığınız kimyasalların alternatifleri olduğunu bilip bilinçli tercihler yapmanıza vesile olmak istiyoruz. Haydi en kolay başlayabileceğiniz yerden siz de başlayın! İşte cesaretlendirici bir örnek.
Doğa dostu yöntemlerle inşa ettikleri küçük evinin güncesini takip ettiğimiz Zeynep sayesinde güzel bir anne bloguyla daha tanıştık. Sade Anne Tsh, kendisi ve ailesi için şampuan masrafından ve şampuanların içerdiği kimyasallardan kurtulmak için denediği bir yöntemi paylaşmış.










Yazıyı biraz özetleyerek çeviriyorum:
Birkaç ay önce şampuansız temizlikle ilgili internette yazılar okumaya başladım. Ama birçoğunuz gibi benim de kafam karışıktı. Buna gerçekten gerek var mıydı? Şampuan kullanmanın ne zararı vardı? Saçımız yağlanıp kokmaz mıydı? Sonuçta çok sevdiğim blogların 12incisinde de bu konseptle karşılaşınca denemeye karar verdim. Sonuçtan memnun olmazsam şampuanlarıma geri dönebilirdim. Ama eğer memnun kalırsam ucuz, kolay ve
zehirsiz bir saç bakım yöntemi bulmuş olacaktım.

Neden?
İşin nasıl kısmına geçmeden önce nedenini anlatmam daha iyi olacak. İnternette bu konuda çok değerli bilgiler var ama bana hitap eden birkaç noktayı paylaşmak istiyorum.
1. Şampuan bir deterjandır: Şampuan saçınızı temizlemek için vücudunuzun doğal olarak ürettiği sağlıklı yağlardan arındırır. Bu yağların üretilme amacı saçınızı korumak, yumuşatmak ve sağlamlaştırmaktır. 20. yüzyıla kadar insanlar geleneksel sabunlarla, bu önemli yağları arındırmadan saçlarını temizliyorlardı. Ancak endüstriyel yerleşimlerde suyun mineral yapısı daha ağır olduğu için sabun iyi sonuç vermemeye başladı.
2. Şampuanlarda birçok kimyasal madde var: Ailecek gıda kılığına girmiş paketli kimyasallardan uzak durmaya çalışıyoruz. Ancak derimiz en büyük organımız ve son derece geçirgen bir yapısı var. Derimizle temas eden maddeler kana çok daha hızlı karışıyor. Gıdamıza bu kadar dikkat ederken derimize sürdüğümüz şeylere de dikkat etmek mantıklı değil mi? Şampuan da bu kategoriye dahil olduğu için bir alternatif arayışındayız. Çoğu şampuan saç tellerini kaplayarak yapay bir parlaklık kazandıran petrol yan ürünü mineral yağlar içeriyor. Bu yağlar deri tarafından emilemediği için doğal yağların kafa derisi tarafından atılmasını da engelleyerek daha fazla temizlik ihtiyacı yaratıyor. Bu yüzden şampuan kullandıkça ihtiyaç artıyor.
3. Şampuan gereksiz masraf yaratıyor: Yani şampuan gerçekten işe yaramadığı için bir de üstüne başka saç bakım ürünleri kullanmayı gerektiriyor. Doğal yağları kaybettiğimiz için krem, köpük gibi doğal olmayan maddelerle saçımızı şekillendirmek zorunda kalıyoruz. Biz ise ucuz ve sade yaşamak isteyen bir aile olarak gerçekten ihtiyacımız olmayan şeyleri hayatımızdan çıkarmaya çalışıyoruz.

Nasıl?
Karbonat dostunuzdur: Karbonat evde pek çok kullanımının yanı sıra saçınızda da mucizeler yaratır. Karbonat en zayıf alkali maddedir ve saçınıza zarar vermeden temizler. Bir çok doğal temizlik formülü gibi burada da durağan bir tarif veremeyiz, kendinize uygun oranları deneyerek bulmanız gerekir. Standart oranlar 1 yemek kaşığı karbonata bir bardak su olarak veriliyor. Kalın güçlü saçlar için karbonat miktarını arttırıp zayıf ince saçlar için azaltabilirsiniz. Ben bir su şişesine bir kaşık karbonat koyup sonra suyla dolduruyorum ve kullanıma hazır oluyor. Duştayken saçımı önce ıslatıp sonra karbonatlı karışımla saç diplerine masaj yapıyorum, yağlar saç dibinde yoğunlaştığı için diplere uygulamanız genellikle yeterli oluyor. Birkaç dakika bekledikten sonra duruluyorum.
Elma sirkesi diğer dostunuzdur: Elma sirkesi hafif asitlidir ve saç kreminin yerini tutar. Saç tellerini çözer, gözenekleri sıkılaştırır ve saçın pH dengesini sağlar. Karbonat gibi bu da bir kaşık sirke ile bir bardak suyun karışımı şeklinde kullanılıyor. Bu karışımlar için eski şampuan şişelerini kullanıyorum. Saçım biraz yağlı olduğu için sirkeyi sadece uçlarda kullanıyorum.
İşte saç bakım rutinim bu.
Ek bilgiler:
· Birkaç hafta ya da birkaç aylık bir geçiş süreciniz olabilir. Saç deriniz alışkın olduğu gibi deterjanla temizlenmediği için normalden fazla yağ üretebilir. Benim için geçiş süreci iki hafta sürdü ve çok da korkunç bir durumla karşılaşmadım.
· Duyduğuma göre zamanla karbonat ve sirkeyi de bırakıp sadece suyla temizlemek de mümkünmüş. Ben henüz o aşamaya gelmedim.
· Geçiş sürecinden sonra saçınızın hala çok yağlı olduğunu düşünüyorsanız, daha az sirke kullanabilir ya da hiç kullanmayabilirsiniz. Bazıları sirke yerine limon suyu kullanıyorlar.
· Saçınız fazla kuruysa daha az karbonat kullanın ve sirke yerine bal kullanmayı deneyin.
· Bunlar dışında bir şey kullanmıyorum, saçlarım eskisinden çok daha güzel görünüyor ve çok kolay şekil alıyor.
· Bu formülü çocuklarda da kullanıyoruz. Hormonları aktif olmadığı için saçları çok daha az yağ üretiyor ve haftada bir kez yıkamak yetiyor.

Tsh orijinal yazısından iki yıl sonra bize hala bu formülü kullanıp kullanmadığı hakkında da bilgi vermek için bir yazı yazmayı da unutmamış. Bu yazıda bahsettiği formülü iki yıldır kullanmaya devam ettiğini belirtip bazı sorulara da cevap vermiş:

1. Sirke kötü kokmuyor mu?
Hayır. Kullandığınız sırada kokuyu alıyorsunuz ama duruladıktan sonra koku tamamen kayboluyor.
2. Saçını hangi sıklıkla temizliyorsun?
Mevsime bağlı aslında ama ortalama 4-5 günde bir. Şampuan kullanmadığım için vücudum boş yere fazla yağ üretmiyor.
3. Formülü denedim ve saçım çok sert/yağlı/kuru/yapış yapış oldu. Nerede hata yaptım?
Ben konunun uzmanı değilim ama, muhtemelen sadece kullandığınız formülü kendinize göre ayarlamanız gerekiyor. Bazı arkadaşların sirke yerine bal kullandığını ya da karbonatı çok az suyla macun kıvamında kullandıklarını biliyorum.
4. Şampuan çok mu kötü bir şey?
Hayır. Ama şampuan kullanmamak ben ve ailemin yaptığı küçük şeylerden biri ve çok faydasını görüyoruz. Saç bakım ürünleri masrafımızdan tasarruf ediyoruz, saçımızın daha sağlıklı olduğunu hissediyoruz ve şampuan imalatı ve kullanımının yarattığı çevre kirliliğine katkıda bulunmamış oluyoruz.
Tsh'in yazısı birçok yorum almış; sorular, öneriler, deneyimler...biz de sizin şampuansız saç temizliği hakkındaki görüş ve deneyimlerinizi merak ediyoruz.

2.1.12

yeniyıl yazısı olmazsa olmaz :)

Umarız bu yılbaşını tüketim toplumunun kurbanı olmadan, sevdiklerinizle anlamlı bir şekilde geçirmişsinizdir. 2012 ile ilgili kehanetlere çok da takılmadan biz bu yıl da dünya için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Blogu açtıktan bir süre sonra, Zumbaracı Cihan'ın önerisiyle facebook sayfamızı da açmıştık. Kullananlar biliyor; fikirleri, haberleri paylaşmak için o kadar kullanışlı bir ortam ki tembellik yapıyor, facebook sayfamız bu yüzden blogun önüne geçmiş durumda. Ancak gündelik olarak takip etmek daha kolay olsa da geri dönüp arşiv incelemek çok zor. Bu yüzden 2012 için tuttuğumuz niyetlerden biri de bu durumu değiştirip hem bloga daha fazla özgün içerik girmek, hem de facebookta yaptığımız paylaşımları bloga da taşımak. Bu konuda sizlerin yardımına ilk günden beri açığız ama bu vesileyle tekrar hatırlatalım. Dünyayı Kurtaran Kadınlar hakkındaki fikir görüş ve önerilerinizi, blog içeriğine ya da facebook sayfasına aktif katılımınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

Popüler Yayınlar